Kardiyovasküler rahatsızlıklar insan ölümlerinin sebepleri arasında ilk sırada gösterilmektedir. Otoimmün hastalıklar üzerine yapılan araştırmalar bu hastalıkların kardiyovasküler rahatsızlıklarla ilişki olduğunu göstermiştir. Örneğin romatoid artritin, kardiyovasküler hastalıkların sebep olduğu ve inflamasyona bağlı ölümleri arttırdığı ile ilgili elimizde birçok veri bulunmaktadır. Otoimmünite ve kardiyovasküler rahatsızlıklar arasındaki ilişki, temel olarak otoantikorların ve proinflamatuar sitokinlerin inflamasyonla olan bağına dayandırılsa da durumun patofizyolojisi tam olarak açıklanamamıştır.
Nathalie Conrad ve arkadaşlarının geçtiğimiz eylül ayında yayımladığı bir çalışmada otoimmün kardiyovasküler rahatsızlık arasındaki ilişki ele alınmıştır [Lancet. 2022 Sep 3;400(10354):733-743]. Söz konusu çalışma 22 milyon kişilik bir veri tabanı üzerinden ele alınmış, 19 otoimmün ve 12 kardiyovasküler hastalık birçok açıdan uzun dönemli olarak incelenmiştir.
Çalışmada 1 Ocak 2000 ve 30 Haziran 2017 yılları arasında 80 yaşının altındaki bireyler incelenmiş, bu tarihlerden önce herhangi bir kardiyovasküler rahatsızlığa veya otoimmün hastalığa sahip olan bireyler çalışmaya dahil edilmemiştir. Buna ek olarak, 2 yıl öncesine kadar kardiyovasküler hastalık riski taşıyan bireyler de araştırma grubuna alınmamıştır. Ayrıca ters nedensellik ilkesinin önüne geçmek için de otoimmün hastalık tanısından sonra ilk 12 ay herhangi bir kardiyovasküler hastalık tanısı almayan kişiler çalışma için uygun görülmüştür. Böylelikle, 22 milyon kişilik veri tabanından 446 bin 449’u otoimmün hastalığı olan toplamda 2 milyon 102 bin 830 hasta araştırmaya dahil edilmiştir.
Çalışmanın sonuçlarına göre otoimmün bozukluğu olan kişilerin olmayan kişilere göre kardiyovasküler hastalık geliştirme riskinin yaklaşık 1,4 ile 3,6 kat daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bu riskin tip 2 diyabetin neden olduğu riske benzer bir büyüklükte olduğu belirtilmiştir. Bireylerde otoimmün hastalık sayısının artışıyla orantılı olarak kardiyovasküler hastalık riski de artmıştır. Sistemik skleroz, addison hastalığı, sistemik lupus eritematozus ve tip 1 diyabet gibi otoimmün hastalıklar yüksek oranda kardiyovasküler risk ile ilişkilendirilen hastalıklar olarak bulunmuştur.
Netice itibariyle 19 otoimmün hastalığın da ayrı ayrı kardiyovasküler rahatsızlıklarla ilişkili olması, otoimmünitenin başlı başına bir risk faktörü olduğunu göstermiştir. Çalışmayı gerçekleştiren araştırmacıların önerisine göre, klinisyenler bu ilişkinin farkına varmalı ve herhangi bir otoimmün hastalığı değerlendirirken bu durumu göz önünde bulundurmalıdır. Özellikle çoklu otoimmün rahatsızlığa sahip hastalarda kardiyovasküler rahatsızlıklar noktasında tetikte bulunmak tedavinin bir parçası haline gelebilir. Örneğin hastalara belirli periyotlarla kardiyovasküler hastalık etkenleri açısında taramalar yapılabilir. Bunun yanı sıra hastalara yaşam biçimlerinde, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteler gibi kardiyovasküler hastalık riskini azaltan ilaç dışı düzenlemeler yapması tavsiye edilebilir.
Ayşe Gül Yıldız